Okyanus Koleji - Kolej, Özel Okul, Ana okulu, ilkokul, ortaokul, Lise | Çocuklara Dil Öğretmeyin!
Çocuklara Dil Öğretmeyin!
Çocuklara Dil Öğretmeyin!

Çocukların Dil Edinmelerini Sağlayın


Okul öncesi dönemde çocuklarımızdan beklentilerimiz arasında dil edinimi çok büyük yer kaplıyor. Kesinlikle dil öğrenmekten bahsetmiyorum. Özellikle altını çizmek istiyorum ki yapılması gereken şey çocukların dil edinmelerini sağlamak.  Çünkü dil edinimi kalıcılık sağlarken, dil öğrenimi ise tekrar edilmediği sürece unutulan bir durumdur. Nasıl ki doğduğumuz andan itibaren hiçbir şey bilmiyorken, önce maruz kalarak sonra ise deneyimlemeye çalışarak dil edinimini gerçekleştiriyorsak, çocuklarımıza da bu bilinçle yaklaşmak ve bu yönde ilerlemek çok faydalı olacaktır.

Ek olarak, her şeyden önemli olan bir şey var. O da 0-3 yaş dönemde ailenin çocuğa olan katkısıdır. Kritik yaşlardan biri olan 0-3 yaş döneminde çocuklar birer sünger gibidir. Aile içerisinde 2 dil konuşuluyorsa bu iki dili de edinip kullanması mümkün. Örneğin, geçen gün metroya bindim ve bir aileyle karşılaştım. Türk bir baba ve Rus bir anne çocuklarının elinden tutmuş ayakta duruyorlardı. Çocuk oldukça hareketli olduğu için hem anne hem de baba uyarmak durumunda kaldı. Önce annenin sesini duydum ve Rusça bir şeyler söyledi. Ardından çocuk annesini dinlemediği için baba müdahale etti ve Türkçe konuşarak onu uyardı. Çocuk ise geri dönüt olarak anneye Rusça babaya Türkçe cevap verdi ve anladım ki çocuk doğduğu andan itibaren evde yüksek muhtemel, hem Rusça hem Türkçe konuşuluyor. Çocuğu merak ediyorsanız, onu da söylemek istiyorum:  Yapacağından geri kalmadı ve parmağını kapıya sıkıştırdı ne yazık ki. 

Tam "Bitti işte, bu kritik 3 yılı da atlattık, her şey süt liman olacak ohh..." derken sonraki kritik 3 yıl başlıyor: Yani 0-6 yaş dönemini kapsayan süreçten bahsediyorum. Ne yazık ki çocuklarımız için ha şu dönem ha bu dönem derken hiç sonu gelmeyen bir sürecin içine giriyoruz. Ama bence en önemlisi bu sürece girdiğimizde bunu çocuğa bir görevmiş gibi, yapması gereken bir zorunlulukmuş gibi yansıtmamamız. Dil edinimindeki en uç noktadır bu aslında. Çünkü birçok aile çocukları dil öğrensin diye baskı yapıp "Hadi konuşsana. Bak sen de biliyorsun birkaç İngilizce kelime." gibi zorlayıcı hareketlerde bulunabiliyor. Aslında bu çocuğa pratik yaptırmaktan çok, onu geri itmek oluyor. Özellikle aile de İngilizce bilmiyorsa bu daha da büyük bir sorun haline gelebiliyor. Ama bunu avantaja çevirmek mümkün. Örneğin, çocuğunuzla İngilizce oyunlar oynayın. Saklanmaç demeyin de "Hide and Seek" diyin. Bu oyunu oynarken 1-2-3... diye saymayın da melodik bir şekilde İngilizce olarak sayın.  Böylece onunla birlikte siz de öğrenirsiniz. (Hem de pratikle.) Durumu yadırgayan çocuğunuzun bir süre sonra alıştığını göreceksiniz. Sayın Canımız Velilerimiz! Çocuklarımıza İngilizce konuşturtmak amacı altında onları soğutmak istemiyorsak bu tip zorlayıcı davranışlardan kaçınıp, süreci en doğal-en olağan şekliyle yaşamalıyız.

Biraz da size sizden bahsetmek istiyorum. Komik mi geldi cümle? :) Kendinizi hiç sevmediğiniz bir ortamda düşünün. Şartları değiştirip o ortamdan kurtulmak için her şeyi yaparsınız değil mi? Tabi ki EVET. Bir de bu hoşlanmadığınız ortamı daha da kötüleştirecek olan müzik zevkinize hitap etmeyen bir şarkı çaldığını hayal edin. Kesinlikle duymaya katlanamıyorsunuz ama saatlerce aynı müzik arka planda çalıyor. 2 saatin sonunda o mekândan çıkıp bir otobüse bindiğinizde veya başka bir meşgaleyle uğraşmaya başladığınızda yüksek muhtemel o hiç sevmediğiniz, duymaya katlanamadığınız şarkıyı ağzınızda geveliyor olacaksınız. :) Bunu neden mi anlattım? Sebebi şu: Çocuğunuz “İngilizceyi sevmiyorum.” bile dese, maruz kaldığı için bilinçaltına yerleşecek ve dil edinimi başlangıcı sağlanmış olacak. Gün içerisinde yapacağınız küçücük bir değişiklik bile onun dil gelişimine katkıda bulunur. Siz de evde çocuğunuz oyuncaklarla oynarken, ya da yemek yerken arkada sürekli İngilizce müzikler çalarsa çocuğunuzun istem dışı olarak şarkıya eşlik ettiğine şahit olacaksınız. Ama bu zamanla gerçekleşecek bir durum. Bir dinler, iki dinler, üç dinler ve mırıldanmaya başlar. Bu belki beşinci dinlemede bile gerçekleşebilir. Acele etmeyin! Dilde maruziyet en önemli maddelerden biridir.

Tüm bu söylediklerime eklemek istediğim bir de deneyimim var. Öğretmenliğe başladığımdan beri çocukların dil edinimleriyle öz güven gelişimlerinin paralel gittiğini fark ettim. Bu bence bir çocuk için çok önemli. Öğrenen çocuk, (İngilizce olarak) sorulanı düşünüp tereddütte kalıyor ama Edinen çocuk doğaçlama bir şekilde cevap veriyor. Bu farkı zamanla görmeye başladım. Aslında sorulanı düşünmek ya da çelişkide kalmak kötü bir durum değildir (bir çocuk baz alındığında). Ama konu dil olunca durumlar değişiyor. Dili edinen çocuk öğrenmenin ve bilmenin ötesine geçen çocuktur. Bu yüzden de hayatının ilerleyen zamanlarında alt yapısı sağlam bir şekilde adımlarını atar. Bu da özgüvenin temelini oluşturur.

Kısacası Sevgili Aileler! Çocuklarınıza İngilizce öğretmek çok yanlış bir çabadır. Onlara dil edinimi sağlayın, dil öğretmeyin. Çocuğunuza Türkçeyi öğretirken "Bak şimdi cümleyi önce Özne koyarak... sonra şunu şunu yaparak, en son da fiili koyarak yapacaksın" mı diyoruz. Tabi ki HAYIR! Sakın "Bu nasıl öğretmen, öğrenmeye karşı." diye düşünmeyin. :) Yazının başından beri öğrenmeye karşı olduğumu söylüyorum ama ben sadece 0-6 yaşın çocuklar için algıların en açık olduğu dönem iken bunu en iyi şekilde değerlendirin demek istiyorum. Devam eden süreçte bu 6 yıllık süreci atlattıktan sonra öğrenme evresi hayatının her yerinde tabi ki olacak.

 

Kübra KARTAL

Güneşli Okyanus Koleji Okul Öncesi İngilizce Öğretmeni

 


  • Paylaş

Okul Öncesi 2833 0 24 Nisan 2017, Pazartesi

E-Bülten Üyeliği
Yorumunuzu Yazınız
Yorumlar

Şu an herhangi bir yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misiniz?

FORMU DOLDURUN
KAYIT VE ÜCRET İÇİN
SİZE HEMEN DÖNELİM

Arama

Kişisel Verilerin Korunması Politikası - Çerez Politikası - Çerez Ayarları