Okyanus Koleji - Kolej, Özel Okul, Ana okulu, ilkokul, ortaokul, Lise | İnatlaş(ma)!
İnatlaş(ma)!
İnatlaş(ma)!

Çocuklarla İnatlaşmak


İnatlaşma, her yaşta ve her insanda ortaya çıkabilecek bir davranıştır. Çocuklarda ise inatlaşma özellikle okul öncesi dönemde daha yoğun olarak görülmektedir. Çocuklar bu yaşlarda artık kendilerinin farkına varır ve bağımsızlıklarını ortaya koymak, kendi istedikleri şeyleri yapmak isterler. Kendi benliğinin farkına varan bir çocuk, artık bende varım diyerek; ailesiyle ya da çevresindekilerle her konuda çatışmaya girebilir. Aslında bu, çocuğun iradesinin geliştiğinin erken işaretleridir. 6 yaştan sonra çocuklar evde ve okulda küçük toplumsal kuralları öğrenmeye başladıkça benmerkezci yapıları azalmaya başlar.

İnatçılığın çocuktan çocuğa değişen nedenleri vardır. Gelişim dönemi özelliği olması, benliğini kanıtlama ve özerklik isteği, anne-baba tutumları(iletişim sorunları), anne-babayla yeterli zaman geçirememe, dikkat çekme isteği ve çocuğun mizaç özellikleri nedenler arasında sayılabilir.

Ufak bir araştırmaya girişince inatlaşmanın arttığı dönem olarak 2,5 yaş çıkar karşımıza. Dengesiz, kararsız, olumsuz, her şeye ‘Hayır!’ diyen isyancı bir kişilik sergiler. Psikolojik yönden de “bağımsızlık çabası” içindedir. Anne babaya ihtiyacı olduğunu bilse de her şeyi kendi yapmak ister ve yardım kabul etmez. Bu nedenle iki uç arasında gidip gelir. Anne baba için yapılması gereken en iyi şey bir yıldan fazla sürmeyecek olan bu sürece sabretmeleridir.

Diğer bir kritik dönem 4 yaştır. Bu dönemde çocuk kendi başına buyruk, kafasına estiği gibi hareket eden, sağda solda dolaşan, çok konuşan, durmadan soru soran ancak cevabını dinleme sabrı göstermeyen, başladığı işi yarım bırakan bir çocuktur.

Okul öncesi dönemde son kritik yaş ise 6 yaştır. İnatçı ve olumsuz davranışlarıyla sanki 2,5 yaş çocuğu geri gelmiş gibidir. Anne babalar 5 yaşındaki o uyumlu ve uzlaşmacı çocuğun nasıl olup da böyle zıt bir kişilik sergilediğine anlam veremezler. “Bu çocuğa ne oldu, birden huyu çok değişti?” derler. Bu yaşta çocuk adeta küçük bir ergenlik provası yapmaktadır.

 

Tek Sebep Gelişim Değil

İnatçılık gelişim dönemlerine bağlı olarak gelişebilse de diğer bir sebep aile içi yaşanan sorunlar olabilir. Örneğin anne babayla yeterli ve kaliteli zaman geçiremeyen çocuklarda inatçılık sık yaşanan bir durumdur. Aynı şekilde ebeveyn eksikliği yaşayan çocuk da birlikte olduğu ebeveynin sınırlarını zorlar. Yine kardeş kıskançlığı da inatlaşma durumunu arttıran durumlardandır. Kardeşin doğumuyla birlikte ilgi ve sevgisi bölünen çocuk olumsuz birtakım duygularını bastırmakta ve bu duyguları ebeveynine karşı inatlaşarak, öfkelenerek dışa vurmaktadır. Bunun gibi birçok stres faktörü inatlaşmayı arttıran nedenler olarak sayılabilir.

Bunların dışında eğer inatlaşma ve ağlama krizleri çocuğun mizaç özelliklerinden biriyse, sürekli ve şiddetli öfke patlamaları yaşanıyorsa o zaman bir uzman desteği almak yaralı olacaktır.

Söylemesi kolay! Peki nasıl baş edelim?

Dikkatini başka bir yöne çekin: Bu bir çizgi film, sevdiği bir oyun vb. herhangi bir şey olabilir. Çocuğunuz sakinleşene kadar ilgisini çekebilecek değişik alternatifler deneyebilirsiniz. Bu küçük yaştaki çocuklarda daha çok geçerlidir.

Açıklama yapın: İstediği şeyi neden yapamayacağınızı basit bir şekilde anlatın. Onun istediği şeyi sizin de istediğinizi ama şartların buna izin vermediğini söyleyebilirsiniz. Duygularını paylaştığınızı bilmek onu hem rahatlatacak, hem de sizi ona karşı sürekli engeller koyan bir düşman olarak görmesini engelleyecektir. Gerekirse çocuğunuzla anlaşma yapın. Ondan beklediklerinizi net bir tutumla açıklayın ve ısrarcı olsa bile tavrınızı korumaya devam edin.

Etkin aldırmazlık yöntemini uygulayın: Çocuğunuz yaptığınız açıklamaya rağmen ağlama krizine devam ediyorsa, “Sen bilirsin ben gidiyorum, susunca yanıma gelebilirsin” açıklamasını yaparak onun yanından ayrılmanız en uygun davranış olacaktır. Çocuk onunla ilgilenmeye devam ettiğinizi görünce isteğini elde etmek için hala bir ihtimal olduğunu görecek ve ağlamaya devam edecektir. Eğer siz ona onunla ilgilenmediğinizi gösterirseniz ağlamasının faydasız olduğunu görecek ve bir süre sonra susacaktır. UNUTMAYIN! Hiçbir çocuk seyircisi olmadan gösteri yapmak istemez.

Öfke nöbetinde ara verip erteleyin: Çocuk yoğun bir öfke nöbeti yaşadığında sizi görmez ve duymaz. O nedenle kriz esnasında gereksiz bir güç savaşına girmek yerine ara verip çocuktan uzaklaşın ve ancak o sakinleştikten sonra gerekli konuşmayı yapın.

Alternatifler sunun: Çocuğa ne kadar çok “Hayır” derseniz onun inatçılığını o kadar körüklemiş ve size “Hayır” demesine zemin hazırlamış olursunuz. Bir şey yapmasını istediğinizde veya sınır koyduğunuzda sözlerinizi “Hayır” cevabı almayacağınız şekilde ayarlamanız gerekir. “Sütünü iç” diye dayatmak yerine, “Sütünü cam bardakla mı yoksa fincanla mı içmek istersin” diye seçenek sunmak daha doğru olacaktır.

Ceza ile korkutmayın: Çocuk sizin sabrınızı deneyebildiği gibi sevginizi de denemek ister. Siz de onunla bir güç savaşına girerseniz çocuğun çıkarabileceği tek sonuç ‘’Gerçekten de beni sevmiyorlar’’ olur.

İnatlaşma döneminde olması çocuğunuza hiç ‘Hayır’ demeyeceğiniz anlamına gelmez. Çocuklar kaç yaşında olursa olsun, hayatının belirli bir düzende olması ve tutarlı kuralların konması, kişilik gelişimlerine katkıda bulunur. Bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli şey koyduğunuz kuralların gerekli olduğundan emin olmanız ve bu kuralların gerekçesini kısa, net olarak çocuğa açıklamanız, hatta bazı kuralları çocuklarla birlikte koymanızdır.

Davranışlarının sonucunu yaşamasına izin verin: Her şeye rağmen inatçılık etmeye devam ediyorsa davranışlarının sonucunu yaşamasına izin verin. Bu ne demektir? Örneğin kahvaltı etmemekte direnen çocuğa şu açıklama yapılabilir: Sen bilirsin, eğer kahvaltıya gelmezsen ayrıca senin için kahvaltı hazırlamam, öğleye kadar beklersin” diyerek seçimi ona bırakabilirsiniz. Fikri değiştiğinde dediğini yapmayarak inadın da bir bedeli olduğunu vurgulamış olacaksınız.

Ve en önemlisi, tüm aile bireyleri aynı tutumu sergileyin.

Çocuklar, kişilik gelişimlerinin ilk dönemlerini tamamlayana kadar çeşitli düzenlemelerle hayatlarını güvenli hale getiren ve bu dönemi sağlıklı atlatmalarına yardımcı olan sabırlı ebeveynlere ihtiyaç duyarlar. Çocuk ne kadar küçük olursa olsun, kendisine açıklama yapıldığında, duyguları geri bildirildiğinde, anlaşıldığını ve kendisine değer verildiğini hisseder. Aynı zamanda, anne ve babasını kendisine model olarak aldığından, nasıl konuşulacağını, bir sorunla nasıl başa çıkılacağını, bir insanın kendisini ve duygularını nasıl ifade edeceğini de dolaylı olarak öğrenir.

 

İpek AYDIN

Uzman Psikolog


  • Paylaş

Okul Öncesi 3085 0 14 Ocak 2017, Cumartesi

E-Bülten Üyeliği
Yorumunuzu Yazınız
Yorumlar

Şu an herhangi bir yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misiniz?

FORMU DOLDURUN
KAYIT VE ÜCRET İÇİN
SİZE HEMEN DÖNELİM

Arama

Kişisel Verilerin Korunması Politikası - Çerez Politikası - Çerez Ayarları